Her gün bir şeyler yaşıyoruz, birilerinin yaşadıklarına tanık oluyoruz; ama anlamaya çalışmıyoruz başkalarını. Şehrin içinde kaybolmaya bırakıyoruz yaşananları bu sırada şehir yutuyor bizi ve sürekli büyüyor kapladığı alan artarken kişi başına düşen metrekareler azalıyor, makineler kaplıyor her yeri ve biz uzaklaşıyoruz birbirimizden, kalabalıktan, insanlıktan. Bu karmaşadan kaçmak için dış dünyadan koparılmış bir sığınak yarattım kendime. Kimse acıtamıyor canımı burada. Kontrol benim elimde, ne olması gerekiyorsa ben izin veriyorum ne kadar olması gerektiğine. Bir süre iyi geliyor insana ama sonra sıkılıp çıkıyorum sığınağımdan. Dış dünyaya adımımı attığım anda canım acıyor yine de yüzümde küçük bir gülümsemeyle dolaşmaya başlıyorum şehri; insanları görüyorum bazen konuşuyorlar birbirleriyle; makineler görüyorum insanlarla konuşan-insanların konuştuğu… Uzaklıkları ölçmeye çalışıyorum; on santimetre yanımda duran adam varlığımın farkında değil. Yürüyorum şehirde, gülümsemem yok olmuş, kendimi sığınağımda buluyorum.
14 Mart 2009 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder