23 Nisan 2009 Perşembe

nisan


Bahar kokardı saçların...
29/04/08


Öncelerde hiç bilmezdi yeşili, gözleri görmezdi erik ağaçlarının çoşkusunu, yağan yağmurun aslında saçlarını okşadığını bir türlü anlayamazdı. Tüm renkleri çalınmış siyah beyaz bir suretten ibaretti. Evinin kapıları kapalıydı, nasırlaşmıştı elleri ve gürültücüydü. Kendini içine gönmüş, kendi çirkinliğiyle başbaşaydı. Yağmurları, ağaçları,toprak kokusunu sevmezdi. Hele gün ışığına ya da gece odasına dolan ay ışığına hiç tahammül edemezdi. Hep şikayet ederdi. Dedim ya gürültücüydü. Sanki etrafında daralan ve gittikçe içine dolan bir bataklık cemberi vardı.

Oysa şimdi renkler bürümüştü heryanını, kök salıyor, gün be gün yeşeriyordu. Gözlerine Nisan dolmuştu. Günler çilek kokuyor, geceler hepten dolunaya kesmiş izlemeye doyamıyordu. Güzelleşmişti, sarmaşıklar gibi sarılmış hayata umut katıyordu. Saçlarında bahar taşıyan bir can sızıvermişti bir gün hayatına ve cümlelerin kalabalığına artık ihtiyacı kalmamıştı. Ninniler söyleyip, sarıp sarmalayıp sakince uyutuyordu gürültücü yanını. Susabileceği bir can vardı yanında ve artık onunda saçları bahar kokuyordu. Nisan gelmişti ömrüne. İki ayrı vücutta tek ruhtular. Sevmeyi ve de sevilmeyi birlikte öğreniyorlardı. Armağan diye sunmuşlardı ömürlerine ve birbirlerine adanmıştı tüm Nisanlar.
Birliktiler ve artık birdiler.
...
Bahar kokunu taşıyordum koynumda.
Etrafı renkler bürümüştü...ve ben saçlarımı sana uzatıyordum,
Nisan’dan ummazdım,
ıssızlığın ortasında gece ayazında...
Dolunaydan ummazdım.
Avuçlarımda sızın, susmayı öğrenen dilim cam kesiği.
Seninle var sandığım tanrıdan ummazdım.
Dolunaya kesmiş bir gecede Nisan şahitliğinde kaldırımda soğuyan bedenin...
Senden ummazdım.
Ne susabiliyor ne de konuşabiliyorum.
Kendimden ummazdım.
Yağmuru, şimdi koynunda uyuduğun toprağın kokusunu ve ellerinin izi kaybolmasın diye kestirdiğim saçlarımı gömdüm içime.
Biraz sen biraz ben oluyor ve Nisanları topluyorum yarım kalan sana ve bana.

1 yorum: