1 Mayıs 2009 Cuma

Ateş

Henüz güneş kızıl gölgeler arkasında saklanıyorken,
Buz gibi havada paylaştığımız şeyin adı ateşti.
Bir nefes yetiyordu bir olan bize.
Taştan zeminde gölgelere sarınmışken,
Sıcacık şarabın tadında sen vardın.
Sarhoştuk, ateşe sarılmıştık,
Üstelik gece de bağıra çağıra şarkı söylüyordu.
Sonra sen bir masal anlattın geceye ve bana .
Baştan çıkartan sesiyle rüzgar da sana eşlik ediyordu.
Ellerinin rüzgarda ki kokusu,
Büyücü misali bakan gözlerinin ihtişamı,
Bunlar hiç kuşkusuz tanrının şeytan yönüydü.
Sonra açtım kollarımı ben de geceye ve sana.
Masallar bir anda avuçlarından saçlarıma doldu.
Baktım atlıyorsun bulutlara doğru.
Birlikte uçmak için atladım hemen peşin sıra.
Güneş kızıl gölgeler arasından göz kırptığında,
Bir kuşun kanadındaydık..
Uçan kuş değil,
Boşlukta yanan ruhlarımızdı.
Aşiyana doğru süzülüyorduk.
Sonra derin bir uyku kapladı kızıl gölgeleri.
Masallardan bile daha yeşil ağaçlar belirdi.
Şaraptan olsa gerek
Düşler sarmaladı zannederken,
Gözlerimi güneşe inat açtım.
Sen ve ben aşiyanda.
Üstelik Tevfik Fikret’in odasındayız.
...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder